Blogger tarafından desteklenmektedir.
2 Mart 2013 Cumartesi

Sayfa 3

Kur'an ve Bağlam’ın üçüncü kitabı Tarihsellik ve Esbâb-ı Nüzul’ü mütalaanızın sonuçlarını maddeler halinde yazınız.

Hedef Tarih: 30 Mart 2013

8 yorum:

Unknown dedi ki...


MEHMET TAHİR PEKİM =112952702
Tarihselcilik sözcüğünün terim olarak ifade ettiği anlamlar dikkate alındığında;
1- Tarihsel olanın varlık biçimi,
2- Zamana bağlılık, gelip geçicilik,
3- Tarihsel koşulluluk, tarihe bağlı olma( törenin tarihselliği gibi.)
4- Bir şeyin gerçekten tarihsellik var olduğu olgusu ( ör;isa’nın tarihselliği)
İnsan da tarihsel bir varlık olduğuna göre onun yapıp etmelerinin sonucu oluşan esbab-ı nüzül ‘ün tarihsellik kavramı ile bir ilgisi mukakkak ki vardır. O da esbab-ı nüzül mekan- zaman içinde vuku bulması sahih(müsned mergü) rivayetle bize ulaşmış olması sebebiyle tarihseldir ve tarihsel gerçekliktir. Nüzül ortamında cereyan eden hadislerin, soruların karşılığı olarak da tarihsel olanın varlık biçimidir.
Esbab-ı nüzül ile tarihsellik kavramı arasında ortak kültür bağlamında ilişki kurulup kuran-ı kerim’in tarih ve tarihsellik bilgi alanındaki genel ilkeler zikredilmelidir.
Kura-ı kerim’in temel konusunun insan oluşu ve insanı hidayete(doğru yolu) iletme rehberi olmaya ona gaye edinmeni, tarih ve tarihsellik bağlamında onun temel karekteristiğini ortaya koymaktadır.
Bütün bu ilmi mütalalardan esbab-ı nüzül tarihsellik kavramına ilişkisine;
1- Esbab-ı nüzül’ün kuran-ı kerim’in bütünlüğü içerisindeki yeri
2- İnsanın tarihsel bir varlık olması bağlamında bakılmalıdır. Bunun için de esbab-ı nüzül rivayetlerinin esbab-ı nüzül’e yeni bir yaklaşım olarak tasnif edilmesi gerekmektedir.bu tasnifi şöyle verebiliriz;
 esbab-ı nüzül rivayetlerinin esbab-ı nüzül bilgisi islamın başlangıcından bu yana kuran-ı kerim’i anlama çabalarında göz ardı edilmesi mümkün olmayan bir ilim olagelmiştir.orijinal tarih (böyle yayılmış bir tarih) bize nüzül ortamının somur bir portresini verecek, bizzat yaşanmış olanı tasvir edecektir. Öyle bir hedef portresi ki insan, beşer olarak varlık şartları ne ise onu rica etmektedir.
 Tefsir için olan esbab-ı nüzül rivayetleri değerlendirmeleri düşünülmüş tarih bu tür esbab-ı nüzül rivayetleri kuran-ı kerim’in anlaşılması sürecinde be kuran tarihinde “düşünülmüş tarih” olarak değerlendirilebilir

Unknown dedi ki...

MEHMET TAHİR PEKİM =12952702
Tarihselcilik sözcüğünün terim olarak ifade ettiği anlamlar dikkate alındığında;
1- Tarihsel olanın varlık biçimi,
2- Zamana bağlılık, gelip geçicilik,
3- Tarihsel koşulluluk, tarihe bağlı olma( törenin tarihselliği gibi.)
4- Bir şeyin gerçekten tarihsellik var olduğu olgusu ( ör;isa’nın tarihselliği)
İnsan da tarihsel bir varlık olduğuna göre onun yapıp etmelerinin sonucu oluşan esbab-ı nüzül ‘ün tarihsellik kavramı ile bir ilgisi mukakkak ki vardır. O da esbab-ı nüzül mekan- zaman içinde vuku bulması sahih(müsned mergü) rivayetle bize ulaşmış olması sebebiyle tarihseldir ve tarihsel gerçekliktir. Nüzül ortamında cereyan eden hadislerin, soruların karşılığı olarak da tarihsel olanın varlık biçimidir.
Esbab-ı nüzül ile tarihsellik kavramı arasında ortak kültür bağlamında ilişki kurulup kuran-ı kerim’in tarih ve tarihsellik bilgi alanındaki genel ilkeler zikredilmelidir.
Kura-ı kerim’in temel konusunun insan oluşu ve insanı hidayete(doğru yolu) iletme rehberi olmaya ona gaye edinmeni, tarih ve tarihsellik bağlamında onun temel karekteristiğini ortaya koymaktadır.
Bütün bu ilmi mütalalardan esbab-ı nüzül tarihsellik kavramına ilişkisine;
1- Esbab-ı nüzül’ün kuran-ı kerim’in bütünlüğü içerisindeki yeri
2- İnsanın tarihsel bir varlık olması bağlamında bakılmalıdır. Bunun için de esbab-ı nüzül rivayetlerinin esbab-ı nüzül’e yeni bir yaklaşım olarak tasnif edilmesi gerekmektedir.bu tasnifi şöyle verebiliriz;
 esbab-ı nüzül rivayetlerinin esbab-ı nüzül bilgisi islamın başlangıcından bu yana kuran-ı kerim’i anlama çabalarında göz ardı edilmesi mümkün olmayan bir ilim olagelmiştir.orijinal tarih (böyle yayılmış bir tarih) bize nüzül ortamının somur bir portresini verecek, bizzat yaşanmış olanı tasvir edecektir. Öyle bir hedef portresi ki insan, beşer olarak varlık şartları ne ise onu rica etmektedir.
 Tefsir için olan esbab-ı nüzül rivayetleri değerlendirmeleri düşünülmüş tarih bu tür esbab-ı nüzül rivayetleri kuran-ı kerim’in anlaşılması sürecinde be kuran tarihinde “düşünülmüş tarih” olarak değerlendirilebilir

Adsız dedi ki...

MEHMET ZEKİ SERDAROĞLU{Öğrenci No:12952706)TARİHSELLİK PROBLEMİ VE ESBAB-I NUZÜL :Tarihsellik de tarih yapan bir varlık olarak insanın,tarih hakkında edindiği tecrübelerin ve bu alanla ilgili bütün durumların üzerinde cereyan zihni faaliyetinin sonucu oluşan düşünce ve ondan doğan fikirlere işaret eden bir kavramdır.Yani tarihsellik,insanın varlık şartlarından kaynaklanan imkan ve yetenekleri ile bizzat yaşadığı,tecrübe ettiği bir durumla,tarihle ilgilidir.Kavramın tarihsel süreci dikkate alındığında tarihselcilik,Batı düşüncesinin kartezyen dünya anlayışıyla kilitlenen zihinlere hermenötik metodla bir açılım getirme çabasıdır.İşte tarihselcilik-esbab-ı nuzül ilişkisinde özellikle vurgulanması gereken husus tarihsellik ve tarihselcilik kavramları,Batı'nın özgü kültürüne ait kavramlardır.Batılı filozof, problemlere bakarken mensup olduğu milletin değer hükümlerinin etkisinde kalmış,kişiliğini içerisinde yetiştiği toplumda kazanmıştır.Bu anlamda tarihsellik ve tarihselcilik kavramları her ne kadar Batı'nın özgü kültürüne ait kavramlarsa da yapıları gereği ortak kültürle etkileşim halindedir.Bu açıdan bakıldığında tarihsellik kavramının İslam kültüründe kullanılmış olduğunu söyleyebiliriz.Tarihselcilik sözcüğünün terim olarak ifade ettiği anlamlar dikkate alındığında;(1)Tarihsel olanın varlık biçimi (2)Zamana bağlılık,gelip geçicilik (3)Tarihsel koşulluluk,tarihe bağlı olma(törenin tarihselliği gibi) (4)Bir şeyin gerçekten tarihsel olarak var olduğu olgusu(Örneğin Hz.İSA'nın tarihselliği gibi.)İnsanda tarihsel bir varlık olduğuna göre onun yapıp etmelerinin sonucu oluşan esbab-ı nuzülün, tarihsellik kavramı ile bir ilgisi muhakkak ki vardır.O'da esbab-ı nuzül,mekan-zaman içinde vuku bulması,sahih(müsned-merfu)rivayetle bize ulaşmış olması sebebiyle tarihseldir ve tarihsel gerçekliktir.Nuzül ortamında cereyan eden hadiselerin,soruların karşılığı olarak da tarihsel olanın varlık biçimidir. Esbab-ı nuzül ile tarihsellik kavramı arasında ortak kültür bağlamında ilişki kurulup Kur'an-ı Kerim'in tarih ve tarihsel bilgi alanındaki genel ilkeler zikredilmelidir. Kuran-ı Kerim'in temel konusunun insan oluşu ve insanı hidayete(doğru yola)iletme rehberi olmayı ana gaye edinmesi,tarih ve tarihsellik bağlamında onun temel karakteristiğini ortaya koymaktadır. Bütün bu ilmi mütalaalardan esbab-ı nuzül-tarihsellik kavramı ilişkisine;(1)Esbab-ı nuzülün Kur'an-ı Kerim içerisindeki yeri (2)İnsanın tarihsel bir varlık olması bağlamında bakılmalıdır. Bunu için de esbab-ı nuzül rivayetlerinin,esbab-ı nuzüle yeni bir yaklaşım olarak tasnif edilmesi gerekmektedir.(1)Esbab-ı nuzül rivayetleri:Orjinal tarih bize nuzül ortamının somut bir portesini verecek,bizzat yaşanmış olanı tasvir edecektir.Öyle bir hayat portresi ki insan,beşer olarak varlık şartları ne ise onu icra edecektir.(2)Tefsir için olan esbab-ı nuzül rivayetleri değerlendirmeleri:Düşünülmüş tarih olarak bu tür esbab-ı nuzül rivayetleri,Kur'an-ı Kerim'in anlaşılma sürecinde ve Kur'an tarihinde ''düşünülmüş tarih'' olarak değerlendirilebilir.

Unknown dedi ki...

HAMDULLAH KAYA Öğrenci No: 12912772
TARİHSELLİK VE ESBAB-I NUZÜL Tarihsellik kavramı Felsefe Terimleri Sözlüğünde şöyle tanımlanmaktadır:
1- Tarihsel olanın varlık biçimi.
2- Zamana bağlılık, gelip geçicilik.
3- Tarihsel koşulluluk, tarihe bağlı olma. (Ör. Tinin, törenin tarihselliği)
4- Bir şeyin gerçekten tarihsel olarak var olduğu olgusu. (Ör. isa'nın tarihselliği.) Tarihsellik sözcüğünün terim olarak ifade ettiği anlamlar bunlardır. Öte yandan
Tarihsellik kavramı, tarih yapan bir varlık ola¬rak insanın tarih hakkındaki tecrübelerden elde et¬tiği bilginin bir boyutunu ifade eder. Yani tarihsellik, insanın varlık şartlarından kaynaklanan imkân ve yetenekleri ile bizzat yaşadığı, tecrübe ettiği bir du¬rumla, tarihle ilgilidir. Aslında Tarihsellik ve tarihselcilik kavramları, XVIII. ve XIX. yüzyıllar arasında "tarih" ilminden ne anla¬şılacağı konusundaki felsefi tartışmalar sürecinde ortaya çıkmıştır.
Batı'da tarih yazımına dini sebeblerle ilgi göste¬rilmemiş, Aydınlanma ile başlayan süreç içerisinde beşerî ilimler kavramı belirince, tarihi ve buna bağlı olarak tarih felsefesini bir problem olarak ele alma yönelişi başlamıştır.
Bu dönemde tabiat ilimlerinin başdondürücü gelişimi, modern çağın karakteristiği olan "yeni zih¬niyet ve yeni kozmos anlayışı"nı getirdi. Bu ise tabiat ilimleriyle beşeri ilimler arasındaki kopukluğu ve epistemolojik zıtlığı gösteriyordu.
Böylece tarihsellik ve tarihselcilik kavramları, önce Aydınlanma sonra da Modernite'nin oluşturdu¬ğu ortam ve şartlarda ortaya çıktı. Dolayısıyla tarihsellik ve tarihselcilik kavram¬ları kullanılmak istendiğinde bu vakıanın gözönüne alınması yerinde olacaktır.
Nihayetinde Batı düşüncesine ait bu kavramla¬rın tarih içerisinde geçirdikleri değişimin, belirli bir kültürün, dünya (varlık) anlayışının, paradigmanın ürünü olduğu unutulmamalıdır. Aksi halde böyle bir geçmişe sahip olmayan Müslüman şark'ta tarihsel¬lik -tarihselcilik problemi üzerinde tartışmanın tu¬tarlı bir zemini olmayacaktır.

Sonuç olarak:
1- Esbâb-ı nüzul-tarihsellik kavramı ilişkisinde özellikle vurgulanması gereken konu, Kur'ân-ı Ke-rîm'in soyut bir düşünce veya düşünüş biçimi değil, yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak insanın öz niteliğiyle örtüşen bir hidayet rehberi olduğudur.
2- Başka "Özgü" kültürlere ait kavramları kul¬lanırken kavramların tarihleri, içerikleri ve kullananların dünya görüşleri gözönünde bulundurulmalıdır.
3- Bu kavramları kullanan ilim adamları ve düşünürlerimizin hem böylesi bir yaklaşımı benim¬semeleri hem de kullandıkları kavramı tarif et¬meleri gerekmektedir.
4- Hermenötik (yorumbilim), semantik (anlam-bilim), linguistik (dilbilim) gibi beşerî bilimlerden yararlanabilmemizin, bu alanlara ait yeni kavram¬ları özgü kültürümüze mal edebilmemizin, içselleştirebilmemizin, yani bu kavramları yaşayabil¬memizin, anılan tavrın hakim olmasıyla mümkün olabileceği umulur.
5- Böylesi bir yaklaşıma, İslâm kültüründeki ta¬rih anlayışı ile Batı kültüründeki tarih anlayışları¬nın birbirlerinden beşerî bir ilim olarak tarih'in iki ayrı şekilde mütalaası olarak yararlanabilmesi için de ihtiyaç vardır.
6- Esbâb-ı nüzul'den, tarihsel bir olgu olarak tarih-siyer yazımında en isabetli şekilde faydalan¬mak da bu yaklaşımla mümkündür.
"Esbâb-ı nüzul rivayetleri " ile yazılacak "oriji¬nal tarih", nüzul asrını en sahih şekilde izleme imkânı verecektir. "Tefsir için yapılan esbâb-ı nüzul rivayetleri" ile yazılacak "düşünülmüş tarih" de çok sayıda insanî faaliyeti/başarıları, Kur'ân-ı Kerîm'i anlamak isteyen insanın bakış ufkuna sunacaktır. Bütün bunlar ise siyer-tarih yazımında insanî faaliyet ve davranışların/başarıların tarihini ortaya koyma, tespit etme imkânı verecek; bu da insanın varlık bilincine katkıda bulunacaktır.

Unknown dedi ki...

HAMDULLAH KAYA Öğrenci No: 12912772
TARİHSELLİK VE ESBAB-I NUZÜL Tarihsellik kavramı Felsefe Terimleri Sözlüğünde şöyle tanımlanmaktadır:
1- Tarihsel olanın varlık biçimi.
2- Zamana bağlılık, gelip geçicilik.
3- Tarihsel koşulluluk, tarihe bağlı olma. (Ör. Tinin, törenin tarihselliği)
4- Bir şeyin gerçekten tarihsel olarak var olduğu olgusu. (Ör. isa'nın tarihselliği.) Tarihsellik sözcüğünün terim olarak ifade ettiği anlamlar bunlardır. Öte yandan
Tarihsellik kavramı, tarih yapan bir varlık ola¬rak insanın tarih hakkındaki tecrübelerden elde et¬tiği bilginin bir boyutunu ifade eder. Yani tarihsellik, insanın varlık şartlarından kaynaklanan imkân ve yetenekleri ile bizzat yaşadığı, tecrübe ettiği bir du¬rumla, tarihle ilgilidir. Aslında Tarihsellik ve tarihselcilik kavramları, XVIII. ve XIX. yüzyıllar arasında "tarih" ilminden ne anla¬şılacağı konusundaki felsefi tartışmalar sürecinde ortaya çıkmıştır.
Batı'da tarih yazımına dini sebeblerle ilgi göste¬rilmemiş, Aydınlanma ile başlayan süreç içerisinde beşerî ilimler kavramı belirince, tarihi ve buna bağlı olarak tarih felsefesini bir problem olarak ele alma yönelişi başlamıştır.
Bu dönemde tabiat ilimlerinin başdondürücü gelişimi, modern çağın karakteristiği olan "yeni zih¬niyet ve yeni kozmos anlayışı"nı getirdi. Bu ise tabiat ilimleriyle beşeri ilimler arasındaki kopukluğu ve epistemolojik zıtlığı gösteriyordu.
Böylece tarihsellik ve tarihselcilik kavramları, önce Aydınlanma sonra da Modernite'nin oluşturdu¬ğu ortam ve şartlarda ortaya çıktı. Dolayısıyla tarihsellik ve tarihselcilik kavram¬ları kullanılmak istendiğinde bu vakıanın gözönüne alınması yerinde olacaktır.
Nihayetinde Batı düşüncesine ait bu kavramla¬rın tarih içerisinde geçirdikleri değişimin, belirli bir kültürün, dünya (varlık) anlayışının, paradigmanın ürünü olduğu unutulmamalıdır. Aksi halde böyle bir geçmişe sahip olmayan Müslüman şark'ta tarihsel¬lik -tarihselcilik problemi üzerinde tartışmanın tu¬tarlı bir zemini olmayacaktır.

Sonuç olarak:
1- Esbâb-ı nüzul-tarihsellik kavramı ilişkisinde özellikle vurgulanması gereken konu, Kur'ân-ı Ke-rîm'in soyut bir düşünce veya düşünüş biçimi değil, yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak insanın öz niteliğiyle örtüşen bir hidayet rehberi olduğudur.
2- Başka "Özgü" kültürlere ait kavramları kul¬lanırken kavramların tarihleri, içerikleri ve kullananların dünya görüşleri gözönünde bulundurulmalıdır.
3- Bu kavramları kullanan ilim adamları ve düşünürlerimizin hem böylesi bir yaklaşımı benim¬semeleri hem de kullandıkları kavramı tarif et¬meleri gerekmektedir.
4- Hermenötik (yorumbilim), semantik (anlam-bilim), linguistik (dilbilim) gibi beşerî bilimlerden yararlanabilmemizin, bu alanlara ait yeni kavram¬ları özgü kültürümüze mal edebilmemizin, içselleştirebilmemizin, yani bu kavramları yaşayabil¬memizin, anılan tavrın hakim olmasıyla mümkün olabileceği umulur.
5- Böylesi bir yaklaşıma, İslâm kültüründeki ta¬rih anlayışı ile Batı kültüründeki tarih anlayışları¬nın birbirlerinden beşerî bir ilim olarak tarih'in iki ayrı şekilde mütalaası olarak yararlanabilmesi için de ihtiyaç vardır.
6- Esbâb-ı nüzul'den, tarihsel bir olgu olarak tarih-siyer yazımında en isabetli şekilde faydalan¬mak da bu yaklaşımla mümkündür.
"Esbâb-ı nüzul rivayetleri " ile yazılacak "oriji¬nal tarih", nüzul asrını en sahih şekilde izleme imkânı verecektir. "Tefsir için yapılan esbâb-ı nüzul rivayetleri" ile yazılacak "düşünülmüş tarih" de çok sayıda insanî faaliyeti/başarıları, Kur'ân-ı Kerîm'i anlamak isteyen insanın bakış ufkuna sunacaktır. Bütün bunlar ise siyer-tarih yazımında insanî faaliyet ve davranışların/başarıların tarihini ortaya koyma, tespit etme imkânı verecek; bu da insanın varlık bilincine katkıda bulunacaktır.

Adsız dedi ki...

ABDULLAH TAYFUR NO:12952708 Tarihselcilik sözcüğünün terim olarak ifade ettiği anlamlar dikkate alındığında;(1)Tarihsel olanın varlık biçimi (2)Zamana bağlılık,gelip geçicilik (3)Tarihsel koşulluluk,tarihe bağlı olma(törenin tarihselliği gibi) (4)Bir şeyin gerçekten tarihsel olarak var olduğu olgusu(Örneğin Hz.İSA'nın tarihselliği gibi.)İnsanda tarihsel bir varlık olduğuna göre onun yapıp etmelerinin sonucu oluşan esbab-ı nuzülün, tarihsellik kavramı ile bir ilgisi muhakkak ki vardır.O'da esbab-ı nuzül,mekan-zaman içinde vuku bulması,sahih(müsned-merfu)rivayetle bize ulaşmış olması sebebiyle tarihseldir ve tarihsel gerçekliktir.Nuzül ortamında cereyan eden hadiselerin,soruların karşılığı olarak da tarihsel olanın varlık biçimidir. Esbab-ı nuzül ile tarihsellik kavramı arasında ortak kültür bağlamında ilişki kurulup Kur'an-ı Kerim'in tarih ve tarihsel bilgi alanındaki genel ilkeler zikredilmelidir. Kuran-ı Kerim'in temel konusunun insan oluşu ve insanı hidayete(doğru yola)iletme rehberi olmayı ana gaye edinmesi,tarih ve tarihsellik bağlamında onun temel karakteristiğini ortaya koymaktadır. Bütün bu ilmi mütalaalardan esbab-ı nuzül-tarihsellik kavramı ilişkisine;(1)Esbab-ı nuzülün Kur'an-ı Kerim içerisindeki yeri (2)İnsanın tarihsel bir varlık olması bağlamında bakılmalıdır. Bunu için de esbab-ı nuzül rivayetlerinin,esbab-ı nuzüle yeni bir yaklaşım olarak tasnif edilmesi gerekmektedir.(1)Esbab-ı nuzül rivayetleri:Orjinal tarih bize nuzül ortamının somut bir portesini verecek,bizzat yaşanmış olanı tasvir edecektir.Öyle bir hayat portresi ki insan,beşer olarak varlık şartları ne ise onu icra edecektir.(2)Tefsir için olan esbab-ı nuzül rivayetleri değerlendirmeleri:Düşünülmüş tarih olarak bu tür esbab-ı nuzül rivayetleri,Kur'an-ı Kerim'in anlaşılma sürecinde ve Kur'an tarihinde ''düşünülmüş tarih'' olarak değerlendirilebilir.Hermenötik (yorumbilim), semantik (anlam-bilim), linguistik (dilbilim) gibi beşerî bilimlerden yararlanabilmemizin, bu alanlara ait yeni kavram¬ları özgü kültürümüze mal edebilmemizin, içselleştirebilmemizin, yani bu kavramları yaşayabil¬memizin, anılan tavrın hakim olmasıyla mümkün olabileceği umulur.
Böylesi bir yaklaşıma, İslâm kültüründeki ta¬rih anlayışı ile Batı kültüründeki tarih anlayışları¬nın birbirlerinden beşerî bir ilim olarak tarih'in iki ayrı şekilde mütalaası olarak yararlanabilmesi için de ihtiyaç vardır.
Esbâb-ı nüzul'den, tarihsel bir olgu olarak tarih-siyer yazımında en isabetli şekilde faydalan¬mak da bu yaklaşımla mümkündür.
"Esbâb-ı nüzul rivayetleri " ile yazılacak "oriji¬nal tarih", nüzul asrını en sahih şekilde izleme imkânı verecektir. "Tefsir için yapılan esbâb-ı nüzul rivayetleri" ile yazılacak "düşünülmüş tarih" de çok sayıda insanî faaliyeti/başarıları, Kur'ân-ı Kerîm'i anlamak isteyen insanın bakış ufkuna sunacaktır. Bütün bunlar ise siyer-tarih yazımında insanî faaliyet ve davranışların/başarıların tarihini ortaya koyma, tespit etme imkânı verecek; bu da insanın varlık bilincine katkıda bulunacaktır.

Adsız dedi ki...

Esbab-ı nuzül ile tarihsellik kavramı arasında ortak kültür bağlamında ilişki kurulup Kur'an-ı Kerim'in tarih ve tarihsel bilgi alanındaki genel ilkeler zikredilmelidir. Kuran-ı Kerim'in temel konusunun insan oluşu ve insanı hidayete(doğru yola)iletme rehberi olmayı ana gaye edinmesi, tarih ve tarihsellik bağlamında onun temel karakteristiğini ortaya koymaktadır. Bu ilmi mütalaalardan esbab-ı nuzül-tarihsellik kavramı ilişkisinde özetle şunları söyleyebiliriz;
1- Esbâb-ı nüzul-tarihsellik kavramı ilişkisinde özellikle vurgulanması gereken konu, Kur'ân-ı Kerîm'in soyut bir düşünce veya düşünüş biçimi değil, yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak insanın öz niteliğiyle örtüşen bir hidayet rehberi olduğudur.
2- Başka "Özgü" kültürlere ait kavramları kullanırken kavramların tarihleri, içerikleri ve kullananların dünya görüşleri göz önünde bulundurulmalıdır.
3- Bu kavramları kullanan ilim adamları ve düşünürlerimizin hem böylesi bir yaklaşımı benimsemeleri hem de kullandıkları kavramı tarif etmeleri gerekmektedir.
4- Hermenötik (yorum bilim), semantik (anlam-bilim), linguistik (dilbilim) gibi beşerî bilimlerden yararlanabilmemizin, bu alanlara ait yeni kavramları özgü kültürümüze mal edebilmemizin, içselleştirebilmemizin, yani bu kavramları yaşayabilmemizin, zikredilen tavrın hâkim olmasıyla mümkün olabileceği ümit edilir.
5- Böylesi bir yaklaşıma, İslâm kültüründeki tarih anlayışı ile Batı kültüründeki tarih anlayışlarının birbirlerinden beşerî bir ilim olarak tarih'in iki ayrı şekilde mütalaası olarak yararlanabilmesi için de ihtiyaç vardır.
6- Esbâb-ı nüzul'den, tarihsel bir olgu olarak tarih-siyer yazımında en isabetli şekilde faydalanmak da bu yaklaşımla mümkündür. "Esbâb-ı nüzul rivayetleri " ile yazılacak "orijinal tarih", nüzul asrını en sahih şekilde izleme imkânı verecektir. "Tefsir için yapılan esbâb-ı nüzul rivayetleri" ile yazılacak "düşünülmüş tarih" de çok sayıda insanî faaliyeti başarıları, Kur'ân-ı Kerîm'i anlamak isteyen insanın bakış ufkuna sunacaktır. Bütün bunlar ise siyer-tarih yazımında insanî faaliyet ve davranışların /başarıların tarihini ortaya koyma, tespit etme imkânı verecek bu da insanın varlık bilincine katkıda bulunacaktır.

Adsız dedi ki...

Esbab-ı nuzül ile tarihsellik kavramı arasında ortak kültür bağlamında ilişki kurulup Kur'an-ı Kerim'in tarih ve tarihsel bilgi alanındaki genel ilkeler zikredilmelidir. Kuran-ı Kerim'in temel konusunun insan oluşu ve insanı hidayete(doğru yola)iletme rehberi olmayı ana gaye edinmesi, tarih ve tarihsellik bağlamında onun temel karakteristiğini ortaya koymaktadır. Bu ilmi mütalaalardan esbab-ı nuzül-tarihsellik kavramı ilişkisinde özetle şunları söyleyebiliriz;
1- Esbâb-ı nüzul-tarihsellik kavramı ilişkisinde özellikle vurgulanması gereken konu, Kur'ân-ı Kerîm'in soyut bir düşünce veya düşünüş biçimi değil, yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak insanın öz niteliğiyle örtüşen bir hidayet rehberi olduğudur.
2- Başka "Özgü" kültürlere ait kavramları kullanırken kavramların tarihleri, içerikleri ve kullananların dünya görüşleri göz önünde bulundurulmalıdır.
3- Bu kavramları kullanan ilim adamları ve düşünürlerimizin hem böylesi bir yaklaşımı benimsemeleri hem de kullandıkları kavramı tarif etmeleri gerekmektedir.
4- Hermenötik (yorum bilim), semantik (anlam-bilim), linguistik (dilbilim) gibi beşerî bilimlerden yararlanabilmemizin, bu alanlara ait yeni kavramları özgü kültürümüze mal edebilmemizin, içselleştirebilmemizin, yani bu kavramları yaşayabilmemizin, zikredilen tavrın hâkim olmasıyla mümkün olabileceği ümit edilir.
5- Böylesi bir yaklaşıma, İslâm kültüründeki tarih anlayışı ile Batı kültüründeki tarih anlayışlarının birbirlerinden beşerî bir ilim olarak tarih'in iki ayrı şekilde mütalaası olarak yararlanabilmesi için de ihtiyaç vardır.
6- Esbâb-ı nüzul'den, tarihsel bir olgu olarak tarih-siyer yazımında en isabetli şekilde faydalanmak da bu yaklaşımla mümkündür. "Esbâb-ı nüzul rivayetleri " ile yazılacak "orijinal tarih", nüzul asrını en sahih şekilde izleme imkânı verecektir. "Tefsir için yapılan esbâb-ı nüzul rivayetleri" ile yazılacak "düşünülmüş tarih" de çok sayıda insanî faaliyeti başarıları, Kur'ân-ı Kerîm'i anlamak isteyen insanın bakış ufkuna sunacaktır. Bütün bunlar ise siyer-tarih yazımında insanî faaliyet ve davranışların /başarıların tarihini ortaya koyma, tespit etme imkânı verecek bu da insanın varlık bilincine katkıda bulunacaktır.
Fikret Akman
Öğ no:129127768